Fatih Gürbüz

Tarih: 26.09.2025 19:24

Senden Hamza Taş Olmaz, Antalya Siyasetinde Liderlik ve Mirasın Gölgesi

Facebook Twitter Linked-in

Son dönemde merkezi hükümetin Antalya'ya yönelik kayda değer yatırımları, kimi çevrelerde ‘Cumhur İttifakı'nın’ kentteki siyasal zeminini tahkim ettiğine dair bir algı yaratmış olabilir. Ancak siyasetin ve seçmen davranışının karmaşık denklemi, bu tür materyalist çıkarımlarla her zaman örtüşmez.

Antalya, bu gerçeği defalarca tecrübe etmiştir. Menderes Türel'in iki dönemlik belediye başkanlığı, yatırım ile oy arasındaki korelasyonun ne denli kırılgan olduğunu gösteren somut örneklerdir. İlk döneminde kentin görmediği yatırımlara rağmen seçmenin farklı bir tercihe yönelmesi, ikinci döneminde ise Akdeniz Çanağında Büyükşehir bazında en yüksek oy oranlarına ulaşmasına karşın seçimi kaybetmesi, seçmenin oy verme alışkanlığının salt icraata indirgenemeyeceğini kanıtlamıştır.
Son yerel seçimlerde Ak Parti'nin Antalya adayı Hakan Tütüncü'nün yaşadığı ağır yenilgi ise, bu parametrelerin yeniden ve derinlemesine sorgulanmasını zaruri kılmaktadır. Seçimlerin zaferle taçlanması veya hezimetle sonuçlanması, kuşkusuz bir dizi parametreye bağlıdır. Ancak bu parametrelerin en büyüğü, şüphesiz, il ve ilçe teşkilatlarının kamuoyu nezdindeki algısı ve edindiği itibardı.

Bu çerçevede, Hamza Taş Ekolü, erdemli siyasetin kayıp pusulasıydı

Antalya siyasetinin hafızasında saygın bir yer edinen, merhum Hamza Taş, zorlu bir dönemde İl Başkanı olarak görev yapmış ve partili-partisiz her kesimin takdirini kazanmış bir şahsiyetti. Taş'ın efsanevi il başkanlığı dönemini tanımlayan en önemli prensiplerden biri, yönetim kademesinde yer alan hiç kimsenin "akçeli işlere" bulaşmamasıydı. Bu kadro, enerjisini ve odağını tamamen vatandaşın dertlerine çare bulmaya adamıştı; bu, siyasetin etik ve hizmet odaklı yapısının ete kemiğe bürünmüş haliydi.

Hamza Taş'tan sonra göreve gelen il başkanlarının performans karneleri ise maalesef bu ekolün gölgesinde ve zayıf bir seyir izledi. Hüseyin Samani, Taş ekolünü sürdürme çabasını gösterdi ve milletvekilliği ile ödüllendirildi. Mustafa Köse de zorlu bir dönemde görev yapmış ve vekillikle taçlanmıştı. Rıza Sümer Kepez adayı olarak değerlendirilirken; İbrahim Ethem Taş, babası Hamza Taş'ın siyasi mirasının bir sonucu olarak parlamentoda yerini aldı.

Mevcut İl Başkanı Ali Çetin'in ise görev süresinin başlangıcında “il başkanları telefonlara bakmıyor" algısını kırma gayretiyle bir ivme yakalamış olsa da bu kazanım hızla eski alışkanlıklara terk edilmiştir. Çetin’in, sosyal medya mecralarını bir yönetim ve iletişim platformu olarak görmesi ve "sosyal medya fenomeni olmayı siyaset yapmakla eşdeğer" tutması, ciddi bir stratejik yanılgıdır.

Antalya'nın en önemli meselelerinde medya ilişkilerini yok sayarak, sadece kendi seçmen tabanının takip ettiği mecralardan bilgilendirme yapma eğilimi, siyasal iletişimin ana damarını tıkamaktadır. Gazetecilik kurumu hala çok güçlü bir dördüncü kuvvettir ve vatandaş, gerçekleri bizzat İl Başkanı'nın kendi sosyal medya hesabından değil, tarafsız medyadan öğrenme arayışındadır.

Ali Çetin, seçimleri yalnızca Ak Parti seçmeninin oy kullandığı dar bir yarış olarak görme yanılgısından derhal sıyrılmalıdır. Maalesef, Hamza Taş'ın erdemli siyasetinden bu isimlerin hiçbirine yeterince sirayet eden bir ahlaki ve siyasi ciddiyet çıkmadı.

Ayrıca mevcut dönemde yaşananlar, eleştirilerin boyutunu bir başka seviyeye taşımıştır. Sağlık İl Müdürlüğü makamının adeta bir "oyun alanına" dönüşmesi, partinin etik ve yönetimsel zafiyetinim gözler önüne sermektedir. Doğrudan alımlar konusundaki iddialar ve İl Başkan Yardımcısı konumundaki bir müteahhidin kurduğu sağlık şirketi ile ilgili gelişmeleri görmezden gelmek veya umursamamak, siyasi sorumluluktan kaçıştır.
Eski yönetimde yer alan ve geçmişte mütevazı bir araca sahipken, bugün değeri 500 bin dolarları bulan araçlara binen isimlerin varlığı dahi, bu şehirde başarıyı imkânsız kılan bir toplumsal rahatsızlık yaratmaktadır. Halk, bu "elin oğlunu" biliyorken, siyasi liderlerin burnunun dibindeki bu "Kayaları" ve "Palaları" görmezden gelmesi kabul edilemez.

Rantçıların cirit attığı ve bunların bilinçli bir şekilde görmezden gelindiği bir ortamda siyasi başarı elde edileceğini zannetmek, naiflikten öte bir yanılgıdır. Rahmetli Hamza Taş'ı "efsane" yapan sır, işte tam da buradadır. Yakın çalışma arkadaşlarından Niyazi Çetin'e sorulsaydı başarının odak noktası çok daha iyi anlaşılabilirdi. O ekipte hileli ve kirli işlere bulaşan tek bir kişinin dahi olmaması başarının mihenk taşıydı.

Hamza Taş'ın liderliğindeki o kadro, bu etik duruş sayesinde efsaneleşti.
Merkezi hükümetin bir yandan muhalefetin yarattığı rant çeteleriyle mücadele ederken, diğer yandan kendi kapısının dibindeki bu tür gayriahlaki oluşumları ve yöneticileri görmezden gelmesi, siyasal mücadelenin inandırıcılığını zedelemektedir.

Sonuç açıktır: Senden Hamza Taş Olmaz! Öncekilerden de olamaz. Hamza Taş'ın siyasi mirası, makam ve mevkiden önce itibar, etik ve halka hizmet aşkını esas alır. Bu prensiplerden uzaklaşan, sadece sosyal medya mesajlarıyla yetinen ve etrafındaki rant çemberine sessiz kalan bir yönetim anlayışının, Antalya seçmeninden hak ettiği takdiri görmesi mümkün değildir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —