Sevgili okurlarım!
Bugün yazı köşemde Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesabından bahsetmek istiyorum.
Ben ekonomist değilim. Her ne kadar eğitim hayatım Tarih lisans öncesinde, dört yıl Ekonomi
Lisans, sonrası üç yılda Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi İşletme Yüksek
Lisans üzerine geçmesine rağmen kendimi birileri gibi ekonomist asla görmüyorum.
Ben bugün araştırmacı yapım ile Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesabının uygulanmaya
başlamasından sonlandırılması sürecinde KKM sisteminin Türkiye ekonomisine getirdiği maliyet,
yalnızca ödenen para üzerinden değil, aynı zamanda aşırı düşük faiz ortamının devam etmesi,
enflasyon ve dış denge problemleri gibi daha geniş çaplı etkiler üzerinden de değerlendirilmesi
üzerinde durmak istiyorum
Hatırlarsanız, 2021 yılında Türkiye’de vatandaşların dövize karşı aşırı talepleri vardı. Döviz
şoklarına karşı güvenlik arayışı Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemini doğurdu. Çok büyük ümitlerle,
tüketicinin “anlık korunma” ihtiyacına yanıt olarak ,Türkiye Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemiyle
20 Aralık 2021 gecesi tanıştı. Sistemin hayata geçirileceğinin açıklanmasının hemen ardından, Türk
lirası döviz kuruna karşı % 40 değer kazanmıştı.21 Aralık 2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere
yurt içinde yerleşik gerçek kişilerin TL tasarruflarının yabancı para karşısındaki değerini korumaya
dayalı “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat ve Katılma Hesapları” yürürlüğe girmişti. O dönemde KKM de
ilk aşamada piyasaları rahatlattı, döviz talebini frenledi ve piyasada psikolojik güven sağladı. Birileri
ekonomi düzlüğe çıkmış her şey düzelmiş gibi beyanlar vermeye başlamıştı. Ancak getirilen uygulama
yapısal sorunları tam olarak çözemedi. Türkiye’nin büyük umutlarla ortaya sürdüğü bu uygulama
yaklaşık üç buçuk yıldan fazla sürdü. Ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, KKM hesap açma ve
yenileme işlemlerinin (YUVAM hesapları hariç) 23 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla sonlandırılmasıyla
sona erdi.
2021 Yıllarında ülkemizde kötü giden ekonomimizde, ne yazık ki ekonomi yönetimi o dönemlerde
hataya yol açan yanlış adımları geri almak gerekirken daha da yanlış bir yola girerek KKM
uygulamasını yürürlüğe koydu ve yaklaşık 3.5 yıl sonunda bu uygulama kaldırıldı. Bu uygulamayla ülke
ekonomisi 60 milyar dolar zarara uğratıldı. Parası olan dolara karşılığında parasını hem korudu hem
de getiri elde etti.
Bu uygulamada, döviz kurundaki yükselişi, Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile kontrol altına almak
için geleneksel olmayan politikaların önemli bir bileşeni olan Kur Korumalı Mevduat (KKM) ve diğer
makro mikro ihtiyati tedbirler ile politika faizinin farklı amaçlarla kullanılmasının doğurduğu boşluğu
giderme amaçlandı.
Peki! Gelinen noktada sonuç ne oldu? Ekonomimiz bu uygulamadan nasıl etkilendi? Ekonomimize
nasıl bir yükü oldu? Bu olumsuz yük ne kadar sürede telafi edilebilir? Sistem hangi kesimlere yaradı,
hangi kesimlere kaybettirdi?
Yapılan araştırmalarda; Bu sisteme katılanların dörtte biri Türk lirası mevduatından, dörtte üçü de
döviz mevduatını bozdurup bu sisteme geçenlerden oluştu. Uzmanlara göre bu sistem, “Devletin Türk
lirası mevduatını kur artışına karşı bedava sigortalayan bir araç" olarak görüldü.
Dövizin aşırı yükselme eğiliminde olduğu dönemde, kimsenin kur riskini almak istemediği bir
ortamda KKM uygulamasıyla kamu kesimi devreye girdi ve kur riskini üstlenmiş oldu. Böylece aşırı
düşük reel faize rağmen de dövize hücum kısa vadede ilk etap da engellendi. KKM uygulamasıyla
KKM’da parası olan bir kişinin yılda % 34’e varan dolar getirisiyle de dünyanın hiçbir yerinde elde
etmesinin mümkün olmadığı bir getiri sağladı. Uzun vadede ise bu KKM uygulaması bir kısım
mevduat sahiplerine aşırı kazanç getirirken diğer yandan ülkeye büyük bir maliyet yükledi.
KKM uygulaması yerine sadece büyük finans çevrelerinin çıkarlarını korumuştur . Bu süreçte
büyük kazanç sağlayan kesim, “paradan para kazananlar” servetlerine servet katmış, zenginlerin
sayısı artmış, ancak uygulamanın zararı ise yine her zaman olduğu gibi halkımıza yansımış, dar gelirli
vatandaşlarımız bu uygulamanın bedelini en ağır şekilde hissetmiştir.
KKM uygulamasıyla ortaya çıkan halkın sırtına yüklenen 60 milyar dolarlık bir yükün
sorumluluğunu birileri üstlenmeli, mali kayıplar neticesinde ekonominin bu denli zora sokulması
hususunda kamuoyuna doğru bilgi sunulmalı ve halkımıza karşı şeffaf olunmalı, halkımız
bilgilendirilmelidir.
Sonuç olarak, KKM ile kim kazandı, kim kaybetti? Dünyada örneği olmayan bu uygulama ile
zengin kesim parasına para kattı bir kat daha zengin oldu, bu uygulama fakir kesime ve ülke
ekonomisine kaybettirdi, zorda olan vatandaş bir kat daha zor şartlarda yaşamaya başladı . Ekonomik
uygulamalar yaz boz , deneme sürecinden geçir mantığı ile yürütülmemeli. Dünyada gelişmiş ülkelerin
ekonomik modelleri örnek alınmalı, KKM gibi uygulamalar bir daha uygulanmamalı, KKM
uygulamasının getirdiği sonuçlardan da ders alarak, halkımızın refahını ön plana çıkaracak, ekonomik
istikrarı , finansal istikrarı sağlayacak adımlar atılmalıdır.
Günümüz itibarıyla döviz kuru 41 TL seviyelerinde, enflasyon ise sürekli yüksek seviyelerde
seyrediyor, halkın alım gücü oldukça düşük ve yaşam koşulları gün geçtikçe çok zor konuma geliyor.
Dört kişilik ailenin aylık gıda harcaması (açık sınırı ) 27.111 TL, yoksulluk sınırı 88.130 TL . Kredi
kartları kullanan bankalara borçlu icralı onca vatandaşımız var. Bu ekonomik veriler ile biz hangi
kalkınmışlıktan bahsedebiliriz.
Alınan ekonomik kararlarda yanlış adımlar ile, çalışan, emekçi dar gelirli halkın geleceği ile
oynanmakta, sofrasından bir somun ekmek daha alınarak, yoksul kesim daha da yoksul hale
getirilmektedir.
Türkiye’nin geleceğinde işini bilen uzman deneyimli sorumlu ekonomi yönetimi oluşturularak
halkın gelirini artırılmalı, gelir dağılımında eşitsizliğe son verilmeli, zengini daha zengin yoksulu daha
yoksul yapacak günü kurtaran uygulamalara asla yer verilmemeli , halkımızın hak ettiği yaşam
standartlarının yükseltilmesi işinin ehli liyakat sahibi yöneticilerle bir an önce sağlanmalıdır.
